zf. Gerekenin veya mantığın tersine olarak, rağmen: "Sabah olunca, bütün gece uyumamasına karşın kendini dinç hissediyordu." -İ. O. Anar.
karşılık, -ğı
a. 1. Bir davranışın karşı tarafta uyandırdığı, gerektirdiği başka davranış, mukabele: "Haykırışlarına etraftan karşılık gelmiyordu." -H. R. Gürpınar. 2. Bir dildeki bir sözü başka bir dilde aynı anlamda karşılayan söz: "Sonra temaşa kelimesi doğrudan doğruya tiyatro kelimesinin karşılığı olarak kullanılmıştır." -A. K. Tecer. 3. Cevap, yanıt. 4. Bir şey alınırken karşı tarafa verilen başka şey, bedel: "Bir buçuk aylığının karşılığı olan üç yüz lira hatırı sayılır bir para idi." -R. H. Karay. 5. Bir iş için ayrılmış para, ödenek, tahsisat.